Servet-i Fünun dönemi romancılarının toplumsal konularda roman yazmadıkları bilinmektedir. Oysa realist akım, toplumsal konulara daha yakın bir akımdır.
Aşk-ı Memnu romanına tam bir realist roman diyemiyoruz. Her ne kadar Halit Ziya Uşaklıgil’in olgunluk dönemi eserlerinden birisi de olsa ya da Tanzimat dönemine göre yazılan en gerçekçi eser bile olsa realizm akımının gereklerini tam olarak yerine getirmez Aşk-ı Memnu romanı. Bunun nedeni de romanda romantik unsurların bulunmasıdır Realist romanda romantik romandaki gibi kadere ya da tesadüflere yer yoktur. Bu realist akımın en önemli kuralıdır; nitekim bu kural Aşk-ı Memnu romanında görülmez. Örneğin romanda Nihal’in Bihter ile Behlül arasındaki ilişkiyi öğrenmesi bir tesadüf sonucu olur.
Aşk-ı Memnu romanı konusu kimi araştırmacılara göre Türk toplumunun bozulan değer yargılarına bir gönderme yaparken kimi araştırmacılara göre birbirlerine denk olmayan iki insanın evliliğinden doğan kötü sonuçları dile getirmektedir.
Topluma değil, bireye ve bireyler arası ilişkiye dönük bir romandır. Uşaklıgil, somut ve tek olan bir evliliğin belirli koşullar altında nasıl işlediğini, belli insanların arasındaki ilişkiler örgüsünün niteliğini ve gelişmesini anlamaya ve anlatmaya çalışır.”
Bunu yaparken de aslında önce izole bir dünya yaratıyor. Adnan Bey’in konağında kimse gelmiyor, roman karakterleri de sadece bir kez dışarıya adım atıp başka insanlarla muhatap oluyorlar.
Bu izole ortamdan sonra da birbirinde farklı amaçlara sahip kişiler bir araya geliyor: